Nezihe Meriç’in yazdığı oyunu
Hülya Karakaş yönetiyor. Oyun İBBŞT’de sahneleniyor. Nezihe Meriç Cumhuriyet’in
ilk kadın yazarlarından biri ve eserleri pek çok dile çevrilip yayımlanmış. Kadın
ve çocuk sorunlarına değinen bir yazar. Bir kadın olarak o dönemde böyle bir
başarı elde etmesi çok gurur verici.
Oyunun konusuna kısaca değinecek
olursam, iki farklı hayat, iki farklı kültür, iki zıt karakter ve iki ayrı
bakış açısında olan kadın. Hani bambaşka dünyalar derler ya, aynen öyle iki
karakter Feriha ve Güneşi…Ancak bu durum, uzun uzun sohbet etmeleri,
birbirlerine içlerini dökmeleri, yalnızlıklarına yoldaş olmalarına engel
değildir. Biz seyirciler iki farklı insanın iç dünyasına girdik bu oyunda. Bu iki
kadının hayatları, sevdaları ve dahası… Haydar’dan Mahmut’a. Detay vermeyeceğim,
merak edin ve seyredip öğrenin J
Bizler de kadın dayanışması, özlenen sıcak komşuluk hayatı ve tüm farklılıklara
rağmen aradaki sevgi bağının her şeyinin üstesinden gelebileceğine şahit olduk.
Oyuncular, Hülya
Karakaş ve Ayşe Günyüz Demirci. Her ikisi de çok başarılıydı. Misafirperver,
hayat, iyilik ve umut dolu Feriha, Dünya olarak içinden geçtiğimiz şu zor
günlerde içimi ısıttı. Tiyatro hep iyi gelir, iyileştirir. Oyunun içinde de
umudumuzu kaybetmeden yaşamamız gerektiğini görmek bana çok iyi geldi. Hülya
Karakaş’ın oyun esnasında Feriş karakterini bu kadar içselleştirmesi ve
yaşaması çok başarılıydı. Tüm sıkıntılara rağmen umut ve enerji dolu bir kadın
Feriha. İlk defa damı akmayan bir eve taşınması, sevinci ve mutluluğu yüzüne de
yansımıştı. Güneşi karakterindeki oyuncunun da zengin, hayatından sıkılmış,
mutsuz bir kadını bizlere aktarması da o kadar doğaldı ki…Oyun esnasındaki türküler
ve oyuncuların da oynayarak bu türkülere eşlik etmeleri oyuna keyif katmıştı. Yine
Feriha karakterinin bazı eşyalarına verdiği isimler de oyuna renk katmıştı. Dram
ağırlıklı olan oyunda mizahi unsurlara da yer verilmesi güzel düşünülmüş. Bence oyun sırasında oyunun
adının anlamının vurgulanması da hoş bir detaydı. Dekor olarak sahnede bez
perde vardı, oyuncuların hareketlerini yansıtması bakımından iyi düşünülmüştü. Oyun
Feriha’nın henüz yerleşemediği evinde geçiyordu. Damı akmayan sıcak ve sevimli
bir evin içini başarıyla anlatıyordu.
Bir oyunu hem yönetmek hem de
oyunda oynamak oldukça zor. Değerli Hülya Karakaş’ı bunun için de ayrıca çok
tebrik ederim. Samimi, içten, candan komşuluklar, geçmişten özlediğimiz kaybolan
bazı duyguları oyunda da olsa yeniden yaşamak ayrıca çok keyifliydi. Oyun
öncesi ve sonrasında Hülya Karakaş’ı ziyaret etmek, sohbet etmek güzeldi. Mütevazı,
tiyatro aşkıyla işini layığıyla yapan insanları çok seviyorum. Hülya Hanım da
onlardan bir tanesi. Kendisine selam ve saygılarımla. Alkışlarının bol olmasını ve
oyunun uzun yıllar oynamasını dilerim. Emeklerine ve güzel yüreklerine sağlık.
Yazımı bitirmeden oyunda hoşuma
giden ve aklımda kalan birkaç sözü sizlerle paylaşmak istiyorum.
- “Yaşamaya
mecburuz, arsızlığa vuruyoruz işi…”
- “Adam
adama gerek olur, iki serçeden börek olur”.
- “Bak bu
dünya böyledir. Onun elinden zorla çekip alacaksın yaşamını. Bir canavarın
dişlerinin arasından çıkarır gibi. Dişe diş, kana kan”.
Şubat ayındaki oyun günlerini seyretmek
isteyenlerle paylaşmak isterim. Oyun 12-13-14-15 Şubat tarihlerinde Üsküdar
Musahipzade Celal Sahnesi ve 19-20-21-22 Şubat tarihlerinde Gaziosmanpaşa
Sahnesi’nde sahnelenecek. Tek perdelik bu oyunu umarım sizler de seyredersiniz.
Bol tiyatro ve sevgiyle kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder