Mark
Haddon’ın romanını, Türkçeye kazandıran ve sahneleyen Nedim Saban. “The curious
Incident of the Dog in the Night-Time” adıyla, Londra West ve New York Broadway
başta olmak üzere dünya çapında ödüllü bir oyun. Dünya çapındaki bu oyun Türk
Tiyatrosunda da bir ilki gerçekleştiriyor. Tiyatro sahnesi, muhteşem teknolojik
alt yapısı sayesinde bambaşka bir hale geliyor.
16
yaşındaki Asperger sendromlu Christopher Boone, Dünyanın bütün başkentlerini
bilen, 7507’ye kadar bütün asal sayıları ezbere sayan, kırmızı rengini çok
seven, sarı ve kahverengi sevmeyen, peşpeşe geçen beş kırmızı arabaya anlam
yükleyen, çamaşır makinesi ve mikrodalgayı seyrederek kendini uzay mekiğinde
hayal eden bir genç…Matematikle özellikle asal sayılarla arası iyi, renklerle
günü tanımlayan, yalan söyleyemeyen tertemiz iç dünyası… Dünyayı renkler ve
sayılarla tanımlayan başka bir dili var. Ama metaforlardan hoşlanmıyor…
Oyuncu
kadrosu; Emir Özden, Ayça Erturan, Korel Cezayirli, Didem İnselel, İbrahim Can
Sayan, Onur Kırat, Şebnem Şeviktürk, Cem Arslan, Uğur Can Arıkan, Sevcan
Başaydın, Beste Koçak ve Celile Toyon. Oyuncuların her biri çok başarılıydı. Oyundaki
favorim Christopher Boone karakterini canlandıran Emir Özden’di. O kadar güzel
rolüne girmiş ki hayran kaldım. Kendisi de oyun sonrası söyleşide başarısında bol
gözlem ve otizmli çocuklarla kurduğu arkadaşlıkların payı olduğunu söyledi.
Gittiğim
diğer oyunlardan farklı olarak bu kez dekor, klasik oyunlardaki gibi değil…Üç
boyutlu animasyonlar ve 80 metrekare LED ekranlardan oluşuyor. Gerek oyun ve
dekor olarak, gerekse teknoloji ve tiyatroyu birleştirmesi açısından
alışılmışın dışında bambaşka bir dünya ve farklılık sundu biz seyircilere. Babasının
Christopher’a söylediği yalanın itirafı, güvenini yeniden kazanma sahnesi ve
Christopher’ın elbiselerine sarılmış yerde yatarkenki hali beni en çok
etkileyen sahnelerdi.
Oyun
aynı zamanda Tohum Otizm Vakfı işbirliğinde gerçekleşiyor. Hem sosyal
sorumluluk projesi niteliğinde hem de sosyal farkındalık yaratan bir oyun
olmuş. Dilerim verilen mesajlar daha büyük kitlelere ulaşabilsin…Başta dilimize
kazandıran ve sahneleyen Nedim Saban olmak üzere emeği geçen herkesin
emeklerine sağlık.
Farkındalık
yaratan oyundan birkaç cümle paylaşmak isterim sizlerle…”Metaforlar…Bir yerden
bir yere taşımak anlamına geliyor. Gökyüzü tertemiz, ama yeryüzü öyle değil”. Oyunun
broşüründe beni çok etkileyen sözü de yazmak isterim. “Bazı insanlar bakar,
bazı insanlar görür. Bazı insanlar bakar ama görmez. Christopher bakmadan da
görebiliyor”.
Christophe’ın
dediği gibi bugün “kırmızı” bir gündü. Sizlerin de Christopher Boone’un zengin
ve tertemiz iç dünyasına girmenizi ve ilk fırsatta oyunu seyretmenizi öneririm.
Yolu açık, şansı ve alkışı bol olsun. Tekrar emeklerine sağlık. Tiyatro ve
sevgiyle kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder