EĞER BU BİR FİLM OLSAYDI…


    Almir İmsireviç’in yazıp, Bilge Emin’in çevirdiği ve yönettiği “Eğer Bu Bir Film Olsaydı” adlı oyun DT’de sahneleniyor.

     Oyun 1992 yılında Saraybosna kuşatması döneminde bir ailenin yaşadıklarını anlatıyor. Savaşın her yerde olduğu dönemde bu sıcak ailenin evine konuk olduk biz de…Aile, anne-baba, 2 çocuk ve teyzeden oluşuyor. Aladdin (evin büyük oğlu) anlatıcı rolünde yaşadıklarını anlatıyor. Oyuncunun arka tarafta yüzü görünüyordu. Yeri gelmişken sesini de çok beğendiğimi söylemek isterim. İrfan, evin neşeli, küçük oğlu gitar çalıp ortamı neşelendiriyor. Daha sonra kuşatma başladıktan sonra ailesini ve ülkesini korumak adına orduya katılıyor. Baba İbrahim, oyuncak trenler ve fotoğrafçılıkla uğraşıyor. Anne dikiş dikiyor ve teyze de Hindistan ve İndira Gandhi düşlüyordu. Komşuları Duşan’ın gitme kararını açıklayıp, veda ettiği sahne beni çok etkiledi. Oyun anlatıcıyla başladı ve anlatıcıyla kapandı. Genel olarak oyunu ve oyuncuları başarılı buldum. Bana göre ön plandaki isimler teyze (Gönen Aykaç) ve baba (Burak Şentürk).

       Oyundaki müziklerde çok başarılı seçilmişti. Sahneye kış efekti verilme amaçlı kar yağdırıldı. Başarılı bir görseldi. Mevsim değişince herkeste ona göre kostümlerini değişti. Ancak dikkatimi çeken teyze neden kostümünü değişmedi? Ona pek anlam veremedim açıkçası…Dekor evin düzenine uygundu, sahnede oldukça az eşya vardı. Ancak eve sınır gibi yapılmış sahnenin arka bölümündeki çiti biraz saçma buldum. Bir de dikkatimi çeken başka bir şey bazı yerlerde oyuncuların seyirciye arkasını dönmesi oldu. Tiyatronun en önemli kurallarından biridir. Seyirciye arka dönülmez. Başlarda çok fırça yedim bunun için J Oyunda her nedense bir ara oyuncular repliklerini anlamsız şekilde koltukta arkaları bize dönük şekilde söylediler ve diğer oyuncuları da kapattılar. Orada konsantrasyonum bozuldu biraz…

 Oyundan beğendiğim ve aklımda kalan sözler;

  • Bir millet uyuyorsa uyandırmak kolaydır. Ama uyumuyor da uyuyormuş gibi yapıyorsa ne yaparsanız yapın uyandıramazsınız.
  • Hayatta kalan altın kaşıkla yemeğini yiyecek.
  • Şehitlik bir son değil, bir başlangıçtır.
  • Tek bir kural vardır. Doğarsın, ölürsün. İkisi arasındaki şey hayattır, ne olacağını Allah bilir.
  • Kötünün de kötüsü var.

Sezon bitmeden tiyatroyu sevenlere tavsiyem daha çok oyun seyredin. Ve dilerim sizin de hayatınızdan tiyatro hiç eksik olmasın. Sevgiler…


Yorumlar