Çocukluğumdan beri merak ettiğim ve ilgimi çeken bir dildi işaret
dili…Sanırım aldığım eğitimler içerisinde de en zor olanıydı. Aslında sıfırdan okuma-yazma
öğrenmek gibiydi desem yanlış olmaz. Tesadüf eseri işletme klubümüzün
düzenlediği eğitimi facebookta görmemle başladı bu güzel deneyimim…Ee günü de programıma
uyunca katılma şansım oldu. Güzel insanlar tanıdım, keyifli altı hafta
geçirdim. Hem öğrendik, hem eğlendik, hem de güzel dostluklar kurduk. Geçen
dönem perşembe en yoğun günümdü. Ona rağmen akşam yeni bir şeyler daha
öğreneceğim motivasyonuyla gün çabucak geçiyordu. Bu eğitimin bana diğer bir
katkısı da değerli Seçil hocamızı tanıma şansımın olmasıydı. Kısa sürede güzel
bir bağ kurduk. Eğitimi daha da keyifli hale getiren, renk katan hocamızdı bana
kalırsa…Dersler boyunca hep işaretleri bir şeylerle bağdaştırarak, ilgi
kurmamızı söyledi. Böylelikle çoğu kelime daha kolay aklımızda kaldı. Sağolsun,
üzerimizde emeği büyük…
İşaret
dilini el hareketleri ve yüz mimiklerimizi çokça kullandığımız görsel bir dil
olarak tanımlayabiliriz. Geçmişinin çok eskilere, Osmanlı dönemine kadar dayandığı
bilinmektedir. Bu dilde diğer dillerden farklı olarak parmaklarımız fazlasıyla
aktif ve seri olarak kullanılıyor. Daha adımı söylemeyi öğrenirken “R” harfi bile
beni oldukça zorladı. Herhalde eğitime kadar parmaklarım o kadar şekilden şekle
girmemişti. Gerçekten çok zor parmakları etkili şekilde kullanmak. Özellikle
olumsuz ifadeleri kullanırken yüz ifademiz, yani mimiklerimiz çok önemli. Mesela
“kötü” demek istiyoruz. Parmaklarımızı kullanırken yüzümüzü de ekşitiyoruz. Sadece
parmakları kullanmakta yetmiyor yani. Kelimeleri söylerken parmaklarımızı yüz
ifadelerimizle de desteklememiz gerekiyor.
Eğitime öncelikle
bir dilin temelini oluşturan alfabeden başladık. Sonra sırasıyla temel iletişim
için gerekli olan kelimeler, günler, aylar, mevsimler, sayılar, renkler…Daha
sonrasında da yavaş yavaş cümle kurmaya başladık. Tabi ki her şeyi öğrenmiş
olamam ama temelini oluşturduğumu düşünüyorum. Devamını da getireceğime
inanıyorum. Artık TV de alt köşede
gördüğüm zaman bazı şeyleri biz bunu sınıfta öğrendik diyip tekrar etme şansım
oluyor. Demek ki ihtiyacı olan biriyle iletişim kurabileceğim, ona yardım
edebileceğim diye düşünüyorum. Bunu düşünmekte beni çok mutlu ediyor. Biraz
olsun empati kurabilmek ve yolda, sokakta gördüğümüzde yardım edebilmek adına
bence herkesin alması gereken bir eğitim.
Bu arada çokça
karıştırılan bir şeye de değinmek istiyorum. İşaret dili evrensel bir dil
değildir. Her ülkenin kendine özgü işaret dili var. Ülkelere, bölgelere göre
farklılık gösteriyor. Mesela Amerikada kullanılan işaret dili (ASL) ile Türk
işaret dili (TİD) aynı değil.
Altı haftalık
eğitimin sonunda da sınavımızı olduk, sertifikalarımızı almaya hak kazandık.
Ayrıca dersler boyunca Athena dan “Ben Mesela” şarkısını çalıştık. Federasyonda
söyleyeceğimiz günü iple çekiyorum…
Son olarak, Samsung’un
son günlerde yaptığı işitme engellere özel çağrı merkezi uygulamasını da
gerçekten çok başarılı buldum. Bence diğer markalara da örnek olmalı… Herkese
iyi haftasonları. Sevgiler…
Yorumlar
Yorum Gönder