Tiyatroyla ilk tanışmam 5 yaşıma dayanıyor. Annemin kahvaltıdan sonra tiyatroya gideceğiz hadi bakalım demesiyle büyük sevdam başladı. Ilk gittiğim oyun şehir tiyatrolarındaki “Bisküvi Adam” oyunu oldu. Ben hep çok hareketli, sevmediği şeyleri yapamayan, konsantrasyon eksikliği olan bir çocuktum. Ama o konsantrasyon problem olan çocuğun çocuk oyununda mum gibi durup pür dikkat o oyunu izlediğini çok net hatırlıyorum. Oyundan çıktığımda tiyatronun ne kadar keyifli ve güzel bir şey olduğunu fark ettim. Ve artık ben anneme hadi tiyatroya gidelim demeye başladım. Sonra gel zaman git zaman biraz daha aklım ermeye başladıktan sonra her selamlama faslı sonrası tek bir şey söyledim. Bir gün o selamlayanların yerinde ben de olacağım…Türkiye gerçeklerinden dolayı her anne ve baba gibi benimkiler de mesleğini eline al sonra yaparsın dediler. Aslına bakarsanız şimdi şimdi ne demek istediklerini de anlıyorum. O ayrı…Her neyse, haftada bir, iki haftada bir, çok yoğunsa ayda bir mutlaka gidip oyun izliyorum o günden beri. Bu hiç değişmedi. Okulumu bitirdikten sonra oyunculuk eğitimi de aldım. Ilk sene sonunda sergilediğimiz oyun Anton Çehov’dan “Sevgili Doktor” oyunu oldu. Böylece (tabikii okul müsamereleri dışında) ilk defa sahneye çıkmış oldum. Aşık olduğum zamanlar, önemli sınav öncesi zamanlar da dahil kalbimin hiç öyle carptığını hatırlamıyorum. Çok başka bir şeydi benim için. Müthiş bir deneyimdi. Sahne tozunu yutmuş oldum. Ve o gün tiyatroyu sandığımdan çok daha fazla sevdiğimi anladım. Şimdi hem iyi bir seyirci hem de sahnede oynayarak hayatıma devam etmek hedeflerim arasında. Önce sağlık tabii ki sonra da huzur ve tiyatro. Tiyatro hayatıma huzur katan değerli bir parçam. Son olarak; Tiyatro beni bırakana kadar ben onu bırakmayacağım.
BURCU YİĞİT
Yorumlar
Yorum Gönder